Çanakkale’de Arıburnu Şehidi Yüzbaşı Vasfi Efendi
Vatanı ve mukaddesatı için can veren bu yiğitlerin verdikleri son nefesler geride bıraktığı ya gözü yaşlı yetiminin ya ana-babasının ya da tüm sevdiklerinin hür olarak vatanlarında son nefeslerinin garantisi olacaktır. İşte sevdikleri ve mukaddesatı için son nefesini verenlerden biri de 5. Tümen 13. Alay 3. Tabur 11. Bölük komutanı Trabzonlu Kıdemli Yüzbaşı İbrahim oğlu Mustafa Vasfi Efendi’dir. Vasfi Efendi, Çanakkale Muharebelerinde Arıburnu mıntıkasındaki muharebelere katılmış, bölüğün önünde kahramanca mücadele ederken 19 Mayıs 1915 günü şehadet mertebesine ulaşacaktır. Birliği Merkeztepe’de düşman siperlerine 20-40 adım mesafeye kadar ulaşabilmişti. Şehadet defterinde Vasfi Efendi’nin vefat yeri olarak Arıburnu Kanlıtepe yazılmıştır.
18 Mart 1915’te Çanakkale’de zafer kazanılmış, Boğaz geçilememiştir. O gün güneş batarken İngiliz ve Fransız gemilerinden oluşan Müttefik Donanma, gururu kırılmış bir şekilde Limni Adası’na dönerken üç büyük zırhlısını da Boğaz’ın serin sularına bırakmak zorunda kalacaktır. Bir o kadarı da bir daha savaşamayacak kadar ağır hasar almıştır.
İstanbul’un kilidi olan Boğaz’ın açılması için başka bir yol bulunmalıdır. Böylece İstanbul’un parlayan minareleri önünden geçerek Dolmabahçe’nin önünde Donanma demir atabilecek, Osmanlı’nın başkenti ele geçirilecektir. Bu hedefe ulaşmak için Boğaz karadan yapılacak bir harekât ile geçilmeye çalışılacaktır. Hazırlıklar hemen ertesi gün başlar. Görev, komutasını Sir Ian Hamilton’un deruhte ettiği Mısır’daki Akdeniz Seferi Kuvvetleri Gücü’ne verilmiştir. Osmanlı Devleti de aldığı istihbarat doğrultusunda hazırlıklara başlar, 25 Mart’ta 5. Ordu’yu kurar.
Tarihler 25 Nisan 1915’i gösterdiğinde Gelibolu Yarımadası’nın sahilleri tarihte bir benzeri olmayan bir çıkarma harekâtına şahit olur. Aynı anda, dünyanın her bir kıtasından getirilmiş, İngiliz ve Fransız bayrakları altında binlerce asker karaya çıkmaya başlar… O sabah, öz yurdunu istilaya karşı canı pahasına vatanını müdafaa eden Mehmetçik ölümü, asude bir bahar sabahı cana bir mihnet bilecektir.
Vatanı ve mukaddesatı için can veren bu yiğitlerin verdikleri son nefesler geride bıraktığı ya gözü yaşlı yetiminin ya ana-babasının ya da tüm sevdiklerinin hür olarak vatanlarında son nefeslerinin garantisi olacaktır. İşte sevdikleri ve mukaddesatı için son nefesini verenlerden biri de 5. Tümen 13. Alay 3. Tabur 11. Bölük komutanı Trabzonlu Kıdemli Yüzbaşı İbrahim oğlu Mustafa Vasfi Efendi’dir.
25 Mart’ta 3. Kolordu’ya bağlanan1 5. Tümen, 13. 14. ve 15. Alaylardan oluşmaktadır. Yüzbaşı Mustafa Vasfi Efendi birliğiyle Keşan dolaylarındadır. Tümen, 25 Nisan sabahı çıkarma yapıldığında ise Bolayır’dadır. Buradaki harekâtın nümayiş olduğu anlaşılınca tümene Arıburnu’na hareket emri verilir.
5. Tümen’in 14. ve 15. Alayları karaya ilk ihraç harekâtından beş gün sonra 30 Nisan’da Arıburnu’na varır. Cepheye ilk gelen 14. Alay, saat 05.00’te Kocadere’nin batısına ulaşacaktır.2 Mustafa Vasfi Efendi’nin Yb. Ali Rıza Bey kumandasındaki alayı ise ertesi gün, 1 Mayıs’ta Arıburnu Cephesi’ne sevk edilecektir.3
Tümenin cephede ilk muharebesi 1-2 Mayıs 1915 günü 19. Tümen Komutanı Yarbay. Mustafa Kemal Bey komutasında yapılacak taarruz sırasında olacaktır. Planlanan taarruz hattı, daha sonra Bombasırtı olarak isimlendirilecek sırtın batısı -Boyun noktası- Merkeztepe’dir. Böylece Haintepe ekseninde geliştirilecek ve düşman kuvvetleri ihraç noktalarında sıkıştırılarak denize dökülecektir.4
Arıburnu’na çıkarmanın ilk haftası beş Avustralya, iki Yeni Zelanda ve bir deniz tugayından oluşan 33.000 kişilik bir kuvvet çıkarılmıştır.5 5. Tümen ise bu güce karşı yapılacak taarruzun merkezinde vurucu güçtür. Yüzbaşı Mustafa Vasfi Efendi’nin 13. Alay’ı ise tümen ihtiyatıdır. 1 Mayıs sabahı saat 05.00’te Türk bataryaları Merkez Tepe düşman mevzilerine hazırlık ateşi açar. Saat 05.15’de Merkez kol ve sol kol birliklerinin taarruzu dalga dalga gelişir. Türk birliklerinin taarruzunun başlangıçta başarılı bir şekilde gelişmesi üzerine Müttefik Donanma topçu ateşi ile taarruzu önlemeye çalışmıştır.
Başarılı bir şekilde gelişen taarruz karşısında Müttefik Donanma ağır bir bombardımana başlayacaktır. Tüm bunlara rağmen 5. Tümen’in 14. Alayı düşman siperlerine 200 metre kadar yaklaşır. Boyun noktası ile Merkeztepe’deki İngiliz ağır makineli tüfeklerinin çapraz ateşi karşısında alayın taarruzu bir ara duraklasa da6 mücadeleden vazgeçmeyen Mehmetçik siperlerden yeniden çıkarak taarruzu yeniler. Manzara dehşet vericidir: Birlikler, önlerinde kılıç çekmiş subaylarının komutasında düşman siperlerine atılmakta, büyük bir kısmı ise makineli tüfekler ile açılan ateşle vurularak toprağa düşmektedir.7
Taarruz ilerledikçe yeni birlikler de cephe hattına takviye olarak sevk edilir. Sıra tümen ihtiyatı 13. Alay’a gelir. Yüzbaşı Mustafa Vasfi Bey de alayı ile öğleden sonra 16.30’da cepheye intikal eder. O gün Taarruz akşam güneş batıncaya kadar devam etmiş, tüm fedakârlıklara rağmen hedeflenen netice alınamamıştır.
Yarbay Mustafa Kemal, o günkü taarruzu özellikle 13. Alay’ın gayreti ve başarısını hatıratında şu cümlelerle özetler:
“Sabaha kadar gelişen durum sonucunda, düşmanın asıl mevziisine girme imkânı kalmadığı anlaşılmıştı. Kanlısırt’ta 13. Alay’ın 1. Tabur’uyla atılan başarılı adımlar, Sol kanat komutanının emrinde bulunan diğer kuvvetler tarafından takip edilemediğinden sonuçsuz kaldı”8
1 Mayıs’ta başlayan bu taarruzlar ertesi gün 2 Mayıs’ta Yarbay Mustafa Kemal’in saat 03.00’te gönderdiği emir ile durdurulacaktır.9 O gün Yüzbaşı Mustafa Vasfi Efendi yara almaz ama 13. Alay 6 subay 604 er zayiat verir. O gün alay efradı nasıl yiğit olunacağının ilk temrinini yapmıştır.
Çanakkale Muharebeleri’nde Arıburnu’nda 1 Mayıs taarruzlarından daha şiddetli ve kanlı muharebeler ise 19 Mayıs gecesi yaşanacaktır. Cepheye yeni intikal etmiş, birçoğu İstanbullu gençlerden oluşan 2. Tümen ile 19, 16 ve 5. Tümenlerin katıldığı bu taarruzda Türk’ün yiğitliği bir daha görünecektir.
11 Mayıs’ta cepheyi ziyarete gelen Başkomutan Vekili Enver Paşa, cepheyi gezer, İstanbul’a döndükten sonra 5. Ordu komutanından 2. Tümen’in de katılımıyla, Kuzey Grubu’nun Anzaklar üzerine taarruz etmesini ister. Kuzey Grup komutanı Esat Paşa’nın olumuz görüşüne rağmen, ordu komutanı Liman Von Sanders’in Enver Paşa’nın yerine getirecektir. 17 Mayıs’ta yayınladığı emir ile taarruzun 19 Mayıs gece 03.30’da başlamasını ister.
Harekât öncesi İngiliz keşif uçaklarının Kocadere köyü civarında birçok kıtayı görmesi karşısında muhtemel bir taarruza karşı hazırlıklara başlayan Anzaklar, ön hatlardaki cephane ve silah ikmallerini tamamlamışlardır. 5. Ordu Komutanlığı ise toplamda 4 tümenden oluşan birlikleri taarruz mevzilerine yanaştırmaktadır.10
19 Mayıs gecesi cephenin sol kanadındaki 2. Tümen’in sessizliğe riayet etmemesi, erken başlayan ateş ve gürültüler, karşısındaki düşmanı harekete geçirir. Bu durum, 03.30’da başlaması planlanan –ki zaten beklenen- bu taarruzu tam anlamı ile baskın olmaktan çıkarmıştır. Diğer taraftan birinci hat alayları içinde taarruz başlangıç saatinden önce ileriye atılıp düşmanla çarpışmak isteyenler de harekâtın gizliliğine halel getirmiş, taarruzdaki planlanan düzeni de bozmuştur.
5. Tümen Komutanı Albay Hasan Basri [SOMEL] derhâl cephe hattına yetişerek düzeni sağlasa artık iş işten geçmiştir. Gece 03.30’da başlayan -Anzakların beklediği- tüm kanat ve kesimlerde devam eden taarruz çok kanlı cereyan etmektedir.
Taarruzun ilk saatlerinde düşman üzerine giden askerlerin gayretini artırmak, geriden gelen taburları da taarruza iştirak ettirmek için 03.40’ta birliklerin trampet ve borazan takımlarına hücum borusu çaldırılması emredilir, ileri hatlara yanaştırılan tümen bandosu ise Vatan Marşı’nı çalmaya başlamıştır11:
"Annem beni yetiştirdi, bu ellere yolladı.
Al sancağı teslim etti, Allah’a ısmarladı.
Boş oturma çalış dedi, hizmet eyle vatana,
Sütüm sana helâl olmaz saldırmazsan düşmana"
5. Tümen’in taarruz harekâtı içinde çok önemli bir görevi vardır. Kuzey kanattaki 19. Tümen’in Arıburnu İskelesi genel istikametinde girişeceği kuşatıcı taarruzlarıyla asıl vurucu kuvveti teşkil eden 2. Tümen’in taarruzlarını güçlendirecek ve aynı zamanda düşman mevzilerinin en kuvvetli merkez tahkimatını sökmüş olacaktı. Tümenin 14. ve 13. Piyade Alayları birinci hatta, 15. Alay’ı ihtiyatta idi.
5. Tümen 14. Alay’ın sağ kanadındaki birlikler, subayları ile birlikte düşman siperlerine girmeyi başardı. Fakat Bombasırtı’nın güneyindeki ağır makineli tüfeklerin yan ateşlerine dayanmak mümkün değildir. 19. Tümen’e haber gönderilerek 57. Alay’ın da çaba göstermesi istenir. Bundan da bir sonuç alınamamıştır. 19. Tümen’in iç kanadı geride kalmış ve 5. Tümen’in kanadı tehlikeli bir şekilde açılmıştı. İleri hatlarda bulunan 5. Tümen Komutanı Hasan Basri, derhâl ihtiyat kuvvetleri yetiştirerek iç kanadı takviye eder.
19. Tümen’in iç kanadı hareketsiz kalmıştı. Bu yüzden, 5. Tümen’i daha derinlere ilerletmek mümkün olamadı. Birliklerin önünde subayları elinde kılıç düşmana taarruz etmektedirler. Elinde kılıcı ile birlikte taarruz edenlerden biri 11. Bölük Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi Bey’dir. 13. Alay düşman ateşlerine son derece elverişli bir araziye düşmüştü. Hücumları düşman siperleri önünde erken kırılır ve durdurulur. Birkaç kez takviye edilip hücumlar tekrarlandıysa da bir sonuç alınamayacaktır. Hâlbuki gün ağarırken alayın taarruz eden ileri hatları düşman siperlerine 20-40 adım mesafededir.
Muharebe sabaha kadar kanlı bir şekilde devam etmiş, mevzii bazı başarılar olsa da öğlen vaktine yaklaşılmasına rağmen Anzak birlikleri sahile sürülememiştir. Muharebe meydanında hazin bir tablo vardır. Birliklerde asker ve subaylar adeta eriyip girmiştir. Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa, bu hazin tabloyu 11.20’de 5. Ordu Komutanlığı’na telefonla yazdırdığı raporda şöyle belirtmektedir:12
“Emriniz gereğince, bugün sabahleyin saat 03.30’da düşmana baskın sureti ile taarruz edilmiştir. Askerlerimiz kahramanca birçok yerde düşman siperlerine varmış iken, düşmanın gayet metin tarzda tertip ettiği yan ateşleri yapmasına elverişli olan mazgallı siperlerden yaptığı şiddetli makineli tüfek ve piyade ateşinin ve el bombalarının etkisiyle ne yazık ki, baskın fiilen mümkün olmamış ve önden giden erlerle subaylar şehit olarak düşman siperleri üzerinde kalmışlardır ki, bu da fedakârlıklarının en güzel tanıklarıdır. …
Aynı vasıta ile aldığım emriniz üzerine, hâlen bulunulan hatlarda savunmaya geçmek ve düşmanımızın muhtemel taarruzlarını karşılayabilecek tedbirler alıp bir adım dahi geriye gidilmemek üzere yerleştirilmesinin emirleri verildiği maruzdur.”
Anzaklar iyi bir savunma hattı kurmuşlardı. Türk birlikleri, yaklaşık 13.000 kadar olan Anzak gücü karşısında bir başarı elde edememiştir. Taarruz 10.00’dan itibaren Genel Karargâh tarafından durdurulmak zorunda kalındığında zayiat 3.369’u şehit, 5.967’si de yaralı olmak üzere toplam 9.487 kişiyi bulmuştu.13
5. Tümen’in 19 Mayıs günü şehit ve yaralı sayısı 8 Subay, 1.017 er şehit, 14 subay ve 1.432 er de yaralandı. Toplam zayiatı 2.471 idi.
Bu zayiata 16. Tümen’in kayıp olan 486 eri de eklenince Türk tarafının zayiatının 10.000’e yaklaştığı görülmektedir ki bu miktar, Kuzey Grubu’nun mevcut muharip gücünün dörtte birini kaybettiği anlamına gelmektedir. Bu taarruzun mesuliyetini 5. Ordu Komutanının “Bahis konusu bu taarruzun tarafımdan işlenmiş bir hata olduğunu kabul eylerim. Bu hatayı düşman kuvvetini iyi takdir edememekle ve elimizdeki az topçu kuvvetiyle ve çok sınırlı cephaneyle bu işi başaramayacağımızı önceden hesaplayamamakla işledim.” sözleri ile kabul etmesi ise neticeyi değiştirmeyecektir.14
Gece sabaha doğru başlayıp neredeyse öğlene kadar devam eden taarruz, muharebe meydanında bitmiş olsa da şehitlerin defni, yaralıların da hastanelere nakli ve tedavileri gerekmektedir. Yaralılar hastanelere sevk edilirken 24 Mayıs’ta15 iki taraf arasındaki yaralıların hastanelere sevki ve vefat edenlerin defni için her iki taraf arasında imzalanan anlaşma imzalanacaktır.
Esasında siperler arasında yaralı yok denecek kadar azdır. Bunlar hemen geriye sevk edilirken vefat edenlerin defnine başlanır. Bunlardan biri de elinde kılıcı ile düşmana hücum eden Yüzbaşı Mustafa Vasfi Efendi’dir. O, bölüğün önünde kahramanca mücadele ederken şehadet mertebesine ulaşacaktır. Birliği Merkeztepe’de düşman siperlerine 20-40 adım mesafeye kadar ulaşabilmişti. Şehadet defterinde Vasfi Efendi’nin vefat yeri olarak Arıburnu Kanlıtepe yazılmıştır.
Evet, Türk askerlerinin feda-yı can ederken akıttığı kanlar ile sırtlar, tepeler ve dereler yeni isimler alacaktır. O gün şehit Yüzbaşı Vasfi Efendi’nin naaşı da diğer arkadaşları ile birlikte Çataldere Şehitliği’ne defnedilir. Onun bu kahramanlığı ise bir yıl sonra çıkan Harp Mecmuası’nın 3. sayısında şahadet fotoğrafı ile birlikte ebedileştirilir.16
Nice vatan fedaileri ve yakınları gibi Vasfi Efendi’nin de geride bıraktığı yetimleri bir süre unutulacaktır. Millet, Milli Mücadele ile vatanın aziz topraklarına uzanan menfur ve hain elleri kırdıktan sonra yaraları sarmaya başlayacaktır. Memleketi mamur edecek yenilikler bir bir icra edilirken bunların ardındaki gerçek kahramanlarında geride kalanlarına ve manevi miraslarına sahip çıkılacaktır.
İşte unutulanlardan biri de Vasfi Efendi’dir. Vasfi Efendi şehit olduktan 17 yıl sonra ailesine el uzatılır. Milli Müdafaa Vekâletin’nin (Milli Savunma Bakanlığı) 27/10/1932 tarih 3323 numaralı tezkeresi ile bir üst rütbeden binbaşılıktan maaş verilmesi uygun görülür. Teklifi onaylayan ise tam 17 yıl önce 1 Mayıs taarruzunu yöneten Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk idi. Tezkerede bu durumu şöyle özetlenmiştir: “Büyük harpte 13. Alay, 3.Tabur, 11. Bölük kumandanı iken terfiine (24) gün kala şehit olan ve keyfiyeti şahadetinin kahramanlık ve fedakârlık neticesi vaki olduğu Başkumandanlıkça tasdik edilmiş bulunan Kıdemli Yzb. İbrahim oğlu Mustafa Vasfi Efendi’nin (312-238) ailesine 13 Temmuz 1331 [26 Temmuz 1915] tarihli kanunun birinci maddesi mucibince mafevk rütbe olan binbaşılık rütbesi üzerinden ve tarihi şehadeti bulunan 5/6 Mayıs 331’den [18/19 Mayıs 1915] itibaren maaş tahsisi tasdik edilmiştir.”17
Sonuç
Tarihimizin bu hazin sayfasında bu isimsiz abidelerini gelecek nesillere öğretilmesi, milletimizin geleceğine bir ışık tutmaya vesile olabilir. Tarih ancak bir bütün olarak ele alındığında bir anlam ifade eder. Kazanılan bu zaferde emeği geçen nice isimsiz kahramanların unutulmaması dileğiyle...
Dipnotlar
1 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (Amfibi Harekat), V. Cilt II. Kitap, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara 2012, s 193. 2 Mustafa Kemal Atatürk, Arıburnu Muharebeleri Raporu, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara 2011, s. 52. 3 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 97. 4 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 98 5 Atatürk, a.g.e. s. 56. 6 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 101. 7 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 102. 8 Atatürk, a.g.e. s. 64. 9 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 103. 10 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 128. 11 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 131. 12 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 136. 13 Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, s. 137. 14 Liman Von Sanders Türkiye’de Beş Yıl, çev. M. Şevki Yazman, İstanbul 1968, s. 98. 15 21 Mayıs’ta bir ateşkes için görüşmeler başlamıştı. Bu ateşkes görüşmelerini yapmak üzere bir Türk subayı Yüzbaşı Ohrili Kemal Anzak hatlarına götürüldü. Görüşmeler üç gün sürdü ve sonunda 24 Mayıs günü 9 saatlik bir ateşkes ilan edildi. İki cephe arasında bir hat çekildi ve bir Türk bir Anzak olmak üzere askerlerden bir zincir oluşturuldu. Bu sürede ölüler toplanarak gömüldü, yaralılar tedavi edildi. 16 Harp Mecmuası, Sayı 3, Yıl 1 s. 47. 17 Cumhuriyet Arşivi, 30-11-1-0 73-30-17.
Kaynakçalar
-Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 30-11-1-0 / 73-30-17. -Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01000137 – “13. Piyade Alay’ın Muharebe Takriri” -Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (Amfibi Harekat), V. II. Kitap, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara 2012. -Burhan Sayılır, Tarihe Sığmayanlar: Çanakkale Savaşı'nın Şehit Subayları, Phoenix Yayınları, Ankara 2008. -Esat Paşa, Çanakkale Savaşı Hatıraları, Örgün Yayınevi, (haz. İhsan Ilgar-Nurer Uğurlu), İstanbul 2004. -Liman Von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, çev. M. Şevki Yazman, Burçak Yayınevi, İstanbul 1968. -Mustafa Kemal Atatürk, Arıburnu Muharebeleri Raporu, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara 2011. -Harp Mecmuası, Yıl 1, Sayı 3. Kanunisani 1331.
Comments