top of page

Servet-i Fünûn Dergisi: Türk Edebiyatının Modernleşme Yolculuğu

Yazarın fotoğrafı: EditörEditör

Türk edebiyatı ve basın tarihinde derin izler bırakmış olan Servet-i Fünûn Dergisi, yalnızca bir yayın organı olmanın ötesine geçerek bir döneme adını veren eşsiz bir kültürel fenomendir. 27 Mart 1891 tarihinde yayın hayatına başlayan bu dergi, 26 Mayıs 1944’e kadar aralıklarla da olsa tam 2464 sayı yayımlanarak Türk basın tarihinin en uzun soluklu dergilerinden biri olmuştur. Fen, sanat, edebiyat ve magazin gibi geniş bir yelpazede içerik sunan Servet-i Fünûn, özellikle Türk edebiyatının modernleşme sürecinde bir köşe taşı niteliğindedir.


servet-i fünun dergisi 300. sayı
Servet-i Fünûn Dergisi, 300. sayı.

Başlangıç: Bir Fen Dergisinden Edebiyat Platformuna


Servet-i Fünûn, ilk olarak Ahmet İhsan Tokgöz tarafından "Servet" gazetesinin bir eki olarak hayata geçirildi. Başlangıçta amacı, Batı’daki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri Türk okuyucusuna tanıtmak, yeni buluşları duyurmak ve bu alanda merak uyandırmaktı. Ahmet İhsan, dergiyi kurarken özellikle Jules Verne gibi yazarların eserlerini tercüme ederek okuyucuların hayal dünyasını genişletmeyi hedefledi. Bu dönemde dergi, çinkografi gibi yenilikçi baskı teknikleriyle de dikkat çekti ve görsel açıdan zengin bir içerik sundu.


Ancak derginin asıl dönüm noktası, 1896 yılında Recaizade Mahmut Ekrem’in önerisiyle Tevfik Fikret’in edebiyat bölümünün başına geçmesiyle yaşandı. 7 Şubat 1896 tarihli 256. sayıdan itibaren Servet-i Fünûn, bir fen dergisinden ziyade sanat ve edebiyatın merkezi haline geldi. Bu değişim, dergiyi Edebiyat-ı Cedide (Yeni Edebiyat) topluluğunun yayın organı yaparak Türk edebiyatında bir çığır açtı.


Servet-i Fünûn Dergisi, 400. sayı
Servet-i Fünûn Dergisi, 400. sayı.

Edebiyat-ı Cedide ve Altın Dönem


1896-1901 yılları, Servet-i Fünûn’un en parlak dönemi olarak kabul edilir. Tevfik Fikret, Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın gibi dönemin önde gelen edebiyatçıları dergide bir araya geldi. Bu topluluk, Batı edebiyatından etkilenerek şiirde ve düz yazıda yenilikçi bir üslup geliştirdi. “Sanat için sanat” anlayışını benimseyen bu yazarlar, toplumsal meselelerden çok bireysel duygulara ve estetik kaygılara odaklandı. Şiirde sembolizm ve parnasizm etkileri görülürken, aruz vezni Türkçeye ustalıkla uyarlandı. Roman ve hikâyelerde ise aşk, melankoli ve içsel çatışmalar gibi temalar ön plandaydı.


Bu dönemde dergide yayımlanan eserler arasında Halit Ziya’nın "Aşk-ı Memnu", Mehmet Rauf’un "Eylül" ve Tevfik Fikret’in "Rübab-ı Şikeste" gibi başyapıtlar yer aldı. Ancak, bu verimli süreç 1901 yılında Hüseyin Cahit’in Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” makalesi nedeniyle sansür kurulunun dergiyi kapatmasıyla kesintiye uğradı. Makalede 1789 Fransız Devrimi’nden bahsedilmesi, II. Abdülhamid rejiminin tepkisini çekmişti.


Servet-i Fünûn Dergisi, 500. sayı.
Servet-i Fünûn Dergisi, 500. sayı.

Yeniden Doğuş ve Değişim


Kapanışından bir buçuk ay sonra dergi tekrar yayımlanmaya başlasa da eski edebi ruhunu büyük ölçüde kaybetti. Ahmet İhsan yönetiminde fen ve teknoloji ağırlıklı bir magazin dergisine dönüştü. Ancak II. Meşrutiyet’in ilanıyla (1908) birlikte dergi, genç şair ve yazarların çabalarıyla edebi kimliğini yeniden canlandırdı. 1910’da Fecr-i Âtî topluluğunun yayın organı haline gelen Servet-i Fünûn, daha sonra Milli Edebiyat ve Yedi Meşaleciler gibi hareketlere de ev sahipliği yaptı.


1928’de Harf Devrimi’nin ardından dergi, "Servet-i Fünûn - Uyanış" adını aldı ve Halit Fahri Ozansoy’un yönetiminde yeni bir döneme adım attı. Bu dönemde Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba gibi isimler dergide yer alarak Türk edebiyatının 1930-1940 kuşağının yetişmesine katkı sağladı.


Servet-i Fünûn Dergisi

Miras ve Etki


Servet-i Fünûn Dergisi, 54 yıllık yayın hayatı boyunca Türk edebiyatının modernleşmesinde kritik bir rol oynadı. Batı’dan alınan nazım şekilleri (sone, terza-rima), ağır ve süslü dil kullanımı, bireysel temalara yöneliş gibi yenilikler, derginin edebiyatımıza kazandırdığı değerler arasında yer alıyor. Aynı zamanda, baskı teknikleri ve görsel içerik açısından da dönemin en ileri dergilerinden biriydi.


26 Mayıs 1944’te son sayısıyla veda eden Servet-i Fünûn, Türk basın ve edebiyat tarihinde bir hazine olarak kalmaya devam ediyor. Bugün, derginin sayıları dijital ortamlarda erişime açık; bu da onun mirasını yeni nesillere taşımayı mümkün kılıyor. Servet-i Fünûn, yalnızca bir dergi değil, aynı zamanda Türk edebiyatının modern dünyaya açılan kapısıdır.


Servet-i Fünûn Dergisi

Comments


bottom of page