Osmanlılar, Rumeli’ye geçtiklerinde Balkanlar’ın siyasî ve sosyal durumu nasıldı?
- Editör
- 29 Haz 2021
- 2 dakikada okunur

Osmanlılar, iç işlerini halletmiş olmaları ve düzenli fetih metotları sayesinde, Balkanlar’daki genişlemede fazla zorluk çekmediler. Balkanlar’ın müdafaası için siyasî birliğin veya işbirliğinin olması gerekmekteydi. XIV. yüzyılın son çeyreğinde Balkanlar siyasî bakımdan birlik hâlinde değildi. O devirde Balkanlar, birçok devletçikler ve feodal senyörlükler
hâlinde parçalanmış durumdaydı. Aralarındaki rekabet ve çekişmeler Osmanlılar’a karşı birlikte mukavemet etmelerini engellediği gibi, Osmanlı İmparatorluğu’na bir yardımcı ve daha sonra hami olarak nüfuz ve hakimiyetini yayma imkânını verdi.
Balkanlar, Stefan Duşan (1331-1355) idaresinde kurulan bir Sırp İmparatorluğu suretiyle birliği kazanır gibi olmuştu. “Sırp ve Rumlar’ın Çarı” ünvanını alan Duşan, Makedonya, Trakya, Teselya ve Epir’i topraklarına kattı. Bulgaristan’ı kendisine bağladı. Sınırlarını Akdeniz’de Korfu, Ege ve Selanik’e kadar uzattı. Sırp Kilisesi’ni yeniden düzenledi. Rumca’yı resmi dil olarak kabul etti. Bizans’da tahsil görmüş memurları idarî işlerde kullanmaya başladı. 1349’da “Duşanov Zakonik” kanunları kabul edildi. Fakat bütün bunlara rağmen 1355’te ölümünden sonra devletin hızlı bir şekilde parçalanmaya başlaması, Osmanlı baskısına dayanamaması, görünüşte kuvvetli olan bu devletin ne kadar kof bir imparatorluk olduğunu ortaya koydu.
Halil İnalcık, Sırp İmparatorluğu’nun zayıflamasından sonra Osmanlılar’ın, Balkanlar’da hamilik rolünün başladığını söyler. İki büyük devlet, kuzeyde Macaristan, batıda ve güneyde ise Venedik siyasî parçalanmadan istifade ederek Balkanlar’da yayılma politikası güdüyorlardı. Bu iki devlet siyasî ve askerî hakimiyetle beraber Katolikliği de temsil ediyordu. Bundan dolayı hakimiyetleri Balkanlar’da halk kitleleri tarafından benimsenmedi. Fakat bu iki devletin yaptığı tazyik neticesinde Balkanlar, Katolik olmaya mahkûm gibiydi. Osmanlılar’ın bu devletlere karşı mücadele etmeleri bu tehlikeye bir set çekerek, Balkanlar’da, Ortodoks mezhebinin yaşamasını sağladı.
Balkanlar’ın sosyal şartları da Osmanlı yayılışına yardım etti. Bizans’ın siyasî otoritesinin zayıflamasıyla birlikte vilayetlerde bulunan senyörler, malî ve hukukî imtiyazlarla merkeze karşı gittikçe daha bağımsız hâle geldiler. Bu durum
onların köylü üzerindeki angarya ve vergileri arttırmalarıyla neticelendi. Osmanlı fethiyle mahalli senyörlükler yerine
merkezî ve mutlak bir devlet otoritesi bölgeye yerleşti ve bu tür feodal angaryalar kaldırıldı.
Comments