top of page

Haçlı Seferlerinde Kadın Algısı

  • Prof. Dr. Pınar ÜLGEN
  • 1 Kas 2021
  • 8 dakikada okunur

Haçlı seferleri bilindiği sonuçları itibariyle önemli etkiler oluşturan bir tarihsel meseledir. Mevzunun üzerinde oluşan tartışma konularından konulardan biri de Haçlı seferlerinde kadınların varlığına ilişkindir. Katolik hukukçular, kanun yazarları ve vaizlere göre Haçlı seferlerinde erkek savaşçıları cinsel kirlilikten korumak için kadınların bu seferlere aktif katılımı önerilmemiştir. Ancak bazı kaynaklar, soylu kadınların bir kısmının kutsal savaşlarda ve kutsal topraklarda liderlik rolleri üstlendiğini göstermektedir. Ayrıca kadınlar, hem seferlerin organize edilmesinde hem de seferlere katılımın teşvik edilmesinde önemli rol oynamışlardır. Kadınlar, erkek Haçlılara eşlik ederek diplomatik rol de üstlenmişlerdir. Bunun yanı sıra mücadele kadar değerli olan dua etme, parasal işler ve anma törenlerinin düzenlenmesini de seferlerde kadınların var oluş nedenlerine dahil edebiliriz.


Haçlı seferlerinde kadınların varlığına ilişkin bir tartışma yürütülürken ilk olarak II. Urban tarafından yapılan konuşmaya dikkat çekmek gerekir. Çünkü II. Urban, yapmış olduğu konuşmada dinleyenlerine “brethen” yani “kardeşler” diye hitap etmiştir. Bu durum bile II. Urban, şövalyeliğe bağlı erkek cinsiyet dilini kullanmış olduğunun ve “Filii Dei” yani “Tanrı’nın oğulları” olarak hitap etmiş olması da aslında seferlerde erkekleri görmek istediğinin bir göstergesidir.1


Ayrıca II. Urban, bazı cinsiyete yönelik söylemlerinde önyargılı davranarak haçı almada caydırıcı olmak konusunda erkeklerin kadınların cazibelerini kullanmasına izin vermemeleri gerektiğini belirtmiş ve onları bu konuda uyarmıştır. Bu durum, daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi mücadele sırasında kadınların cinsel obje olarak görülmesini engellemek amacıyla yapıldığını kanıtlar niteliktedir.


Thomas Aquinas ise “bir erkek eşi olmadığında iffetini koruyabiliyorsa ya da Kutsal topraklara onunla seyahat edebilecek durumu varsa Haçlı seferlerine gitmesini uygun gördüğünü belirtmektedir.2

Bu durumda Papa VIII. George tarafından yapılan çağrı da önem taşımaktadır. Çünkü burada kadınlar, Haçlılara destek olmaları, dua etmeleri ve bu vahim durumu çözmeleri için çağrılmışlardır.3


Aslında bakıldığında Haçlı seferleri, sadece erkeklere ve özellikle de şövalyelere yer verilmesi istenen bir yolculuktu. Hatta kadınların hem sivil anlamda hem de özellikle de askeri anlamda katılımı beklenmeyen bir durumdu. Papa III. Innocent, 1200 yılındaki “Quod Super” adlı ferman ile 1201 yılındaki “Ex Multa” adlı duyurularında da bazı istisnai durumları belirtmektedir. Şöyle ki; “Quod Super” adlı fermanla, burada kadınlardan Haçlı seferlerinin başarısı için dua etmeleri istenmiştir. Haçlı seferlerine gitmek yerine bir şövalyeyi parasal olarak desteklemek ya da ona para vermek suretiyle manevi yönden de faydaları olsun istenmektedir. Burada Flandersli Philip’in Bingenli Hildegard’dan 1177 yılında kutsal topraklar için gidiş arifesinde öğütler almış olması da örnek olarak verilebilir.4


Papalığın kadınları Haçlı seferlerinde tanıma ve kabul etme durumu, Papa III. Innocent’in saltanatı boyunca 1198 yılından 1216 yılına kadar devam etmiştir. Bazı kaynaklara göre Papa III. Innocent, Haçlı seferlerini -diğer Papalardan daha fazla- cinsiyete kayıtsız bir dizi etkinlik olarak tanımlamakta dolayısıyla burada kadın ve erkek ayrımına gitmeyen söylemlerde bulunmaktadır. Bu ayrımın olmaması durumu, Haçlı seferine giden kadınlar için ödül olarak kabul edilmiştir.5


Yine 1213 tarihli papalık Opus’u (eseri) olan “Qui Maior”da kadınlar, hem dikkate alınmış hem de ilk defa açıkça ifade edilmiştir. Papa III. Innocent, Papa VIII. Gregory tarafından yapılan çalışmaları daha da genişletmiş ve kadınlar tarafından yapılacak ayinsel aktiviteler için çağrıda bulunmuştur. Bu durum, daha çok Haçlı seferlerine erkeklerle birlikte katılma izni ile başlatılmış bir hareket olup, kadınların da buradan aynı kazançları sağlamaları için yapılmıştır.6

Bunun yanı sıra, “Ad Liberandum” gibi III. Innocent tarafından çıkarılan ek kararnamelerle“erkek” ya da “virum” gibi kelimelerden ziyade “insanoğlu” ya da Latince “hominum” kelimelerini kullanarak cinsiyet açısından nötr bir dil kullanmaya devam edilmiştir.7


Ancak yer alan bazı ifadeler de kadınların varlığı konusunda farklı görüşler içermektedir. Örneğin aşağıdaki metin kadınların varlığını belirtir. Ancak ne şekilde var olduğu konusunda bilgi vermemektedir. Şöyle ki:

“Muliers singulae quinque bizantia puer tria; et süper his fideliter observandis se ipsum patriarcha contraderet obsidem cum aliis viris nobilioribus alligandis in compedibus usque in crastinam horam nonam”. Beş Bizanslı'dan 3'ü çocuk olan, bekar kadınlar vardı; ve tüm bunlar, patriğin bizzat kendisi tarafından sadakatle gözlemlenmişti; ancak zincire vurulmuş diğer esir erkeklerle birlikte, sonraki günün öğleden sonrasına kadar teslim edilmişlerdi”.8

Genel itibariyle bakıldığında kadınlar, bir şekilde Haçlı seferlerinde yer almış gibi görünmektedirler; ancak mücadelede aktif bulundular mı? Bu zor bir soru. Çünkü bu soruya cevap ararken başka görüşlerle de karşılaşmaktayız. Bu görüşler de şöyledir:


Ronald Finucane, III. Haçlı Seferi'nde, mücadele sırasında kadınların aktif rol oynadığına dair açık göstergeler vardır derken bazı Batılı tarihçiler de farklı yorumlar da bulunmuşlardır.

Maureen Purcell ise kadınların Haçlı seferlerinde yer aldığını itiraf ederken, ısrarla XIII. yüzyılın ikinci yarısındaki kısa bir dönem dışında, onların gerçek Haçlılar olduğunu da inkâr etmektedir. Ve “Onlar, Haçlı seferine eşlik ettikleri zaman, bunu Haçlı olarak değil de; hacılar olarak yapmışlardır ve onlar kesinlikle mücadele etmemişlerdir” der.9


Aslında Haçlı seferlerinde kadın! derken insanları susturan bu nokta, biraz da Batı Hristiyanlığı ve Müslüman kültüründe kadınların savaşamayacağı ve bu durumun beklenmemesi veya da buna inanılmaması düşüncesinden kaynaklanmaktadır denilebilir. Tüm bunların aksine kadınlar, kötülüğe duyarlı olarak kabul edilmektedir. Bunun için Hristiyan yazarlar, kadınların Haçlı ordusunda savaştığını kaydetmezler; çünkü bu durum, aksi durumda Haçlıları kötüleyecektir. Çünkü bilindiği üzere Haçlı seferlerine yapılan çağrı, Papa tarafından yapılmıştı ve insanların inançları ön planda tutulmuştu. Tam tersi durumda ise Haçlı seferlerine katılanlara duyulan güven azalacaktı. Buna bağlı olarak da fikir ayrılıkları ortaya çıkacaktır.10


Tarihçilerin bu görüşlerinden sonra kadınların Haçlı seferleri sırasında ne tür görevler yaptıklarına gelince; Haçlı seferlerinde bilindiği üzere çeşitli hastalıklarla karşılaşılmıştır. Bu da doğal olarak hasta bakıcılara duyulan ihtiyacı arttırmıştır. Şöyle ki; III. Haçlı Seferi sırasında Swabia’lı Frederick (İmparator Frederick Barbarossa’nın oğlu) tarafından yönetilen alanda Haçlıların çoğu, hastalıkltan ölmüştür. Sayısız soylu insanlar (alii in nummerabiles), aşırı kirli havadan etkilenmişlerdir. Matthew Paris’in dediği gibi “exaeris nimia corruptione”11, bu “miasma” teorisi olarak adlandırılmaktadır.12 Bu durum, hastalıklar ve ölenler bakımından Akka ve Selahaddin Eyyübi kampındaki duruma benzemektedir. Latin kaynakları, burada 200 binden 400 bine kadar bir nüfus azalmasından bahsederken Arapça kaynaklar, 100-200 arasında bir kayıptan bahsetmektedirler.13


Ayrıca farklı bir bakış açısıyla baktığımızda soylu kadınların bazı konularda Haçlı seferlerinde öncülük yaptığı kabul gören bir görüştür. Batılı kronikçiler, kadınların varlığı konusuna çok yer vermemekle birlikte Haçlı seferlerinin sıradan bir savaş olmadığı konusunda ısrarcı olmuşlardır. Bunlar, kutsal savaşlardır. Ve kadının rolü, burada problemdir. Buna dair bilinen en iyi konu, erken XIII. yüzyıla kadar, belli şartlarda kadınların haçı aldıkları ve sefere gidebildikleridir. Problem ise erkeklerin kadınları farklı bir bakış açısıyla görmeleridir.14


Orta Çağ’daki genel ideal kadın ise, kocasını dönünceye kadar bekleyen, ev işleriyle, yönetimle ilgilenen ve erkeksi bir yapıya sahip olandır. Ancak Sarah Lambert adındaki bir Orta Çağ tarihçisi, Haçlıların arkasında bıraktığı kadınların konumuyla ilgili olarak şöyle demektedir: “Eşleri yaşarken dul bırakılan bir devlet olduklarını ve de –ideal bir Haçlının sosyal beklentilerine göre- geliştirilmiş bir dönem kadını”15 olduklarını söylemektedir.


Bazı durumlarda kadınların katkılarının göz ardı edildiği noktalar da olmuştur. Orta Çağ kadınlarını tanımak için en iyi tarihsel teşebbüs, Constance Rousseau’ya ait olandır. Çünkü kadınlar, Haçlı seferleri ilerledikçe daha fazla karışmaya başlamıştır. Bu tartışmanın kökeni, kadınların bu şekilde ilerlemesinde coğrafi durumun ihmal edilmiş olmasında aranmalıdır.16 Teori ve pratiğin birbirinden ayrı olduğunu ve arasındaki farkın anlaşılması gerektiği; ancak bunun ciddi şekilde göz ardı edildiği yönünde tartışmalar bulunmaktadır. Bu eşitlik iddiası, Batılı kadınlar açısından sadece III. Haçlı Seferi sırasında meyvelerini vermiştir.17


Son dönem Haçlı seferlerinde özellikle de isyan eden köylülere karşı düzenlenen Haçlı seferinde ait tarihi el yazmalarında, Peter Hermit, mızrak ve zırh taşıyan birisi olarak gösterilmiştir. Burada yine silah bırakmaya hazır kadınlardan bahsedilmektedir. Başka bir yazar ise emek ve saygıyla ciddiyetle işini yapan bir kadını açık bir şekilde anlatmaktadır. Hatta okçular olarak Haçlılar arasında yer aldıkları da belirtilmektedir.18


Belki de kadınların varlıklarının bu kadar tartışılması ya da varlıklarının kabullenilmemesi, burada uygulanan politikadaki değişimle de ilgili olabilir. Bununla ilgili olarak Kanonist Hostiensis (1200-1271), eseri “Summa aurea” (1253), kadınların eşlerinin rızası olmadan Haçlı yemini edebilmelerine rağmen, asıl sorunun bu olmadığı daha ziyade, anahtar ikilemin kadının bu yemini etkili bir şekilde taşıyıp taşıyamayacağı sorusunun incelenmesi gerektiğini savunmaktadır. Burada bir ayrıma gidilerek kadınların daha çok sefere para bağışı yapmaları konusunda ikna edilmeleri gerektiği de vurgulanmaktadır.19


Sonuç


Sonuç olarak burada dikkat çeken bir nokta vardır ki; o da Haçlı seferlerinde kadınların varlığına ilişkin konuların pek çalışılmamış olmasıdır. Bunun da sebepleri konusunda da şöyle bir değerlendirme yapılabilir:

Başlangıçta Haçlı seferlerine çağrı yapılırken bunların normal bir ordu oluşturulup yapılması düşünülmekteydi. Bu nedenle ordunun da erkeklerden oluşması istenmekteydi. Dolayısıyla anlatılırken de böyle olması gerektiği için bu konuya girilmiyor ve de kadınların evlilik yeminleri olduğundan onun sorumluluklarını yerine getirmekle sorumlu oldukları düşünülmekteydi.


İkinci olarak da kadınlara, aktif şekilde Haçlı seferlerine katılımları için cesaret verilmemiş olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü II. Urbanus, kadınların yük ve engel oluşturacaklarını düşünmekteydi.20 Tüm bunlar yine de kadınların seferlerde bir şekilde yer almasına engel olamamıştır.


Dipnotlar 1Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),”Gendering the Crusades, (Ed: Susan B. Edgington and Sarah Lambert), Columbia Üniversitesi yay., New York, 2002, s. 32-33. 2James A. Brundage, “The Crusader’s Wife: a CanonisticQuandary”, Studia Gratiana14 ,1967, s. 438-39. 3Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),” s. 36-37. 4Miriam Rita Tessera, “Philip Count of Flanders and Hildegard of Bingen: Crusading against the Saracens or Crusading against Deadly Sin”, Edgington and Lambert Gendering the Crusades, s. 77-93. 5Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),” s. 33-36. 6Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),” s. 40 7Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),” s. 36-37. 8İtinerarium Peregrinorum et Gesta Regis Ricardi, (Ed. William Stubbs), Kitap VI, s. 403. 9M. Purcell, “Women crusaders: a temporary canonica laberration?” Principalities, powers and estates: Studies in Medieval and early modem government and society, (Ed. L. O. Frapell), Adelaide, 1979, s. 57-64. 10Helen Nicholson, “Women in the Third Crusade”, Journal of Medieval History, c. III, No: 4, S.336, s. 341. 11“Exaeris nimia corruptione” yani “dıştan yapılan aşırı mücadele”. 12Matthew Paris, Chronica Maiora, (Ed. Henry Luard), RS57, Londra, 1874, s. 370. 13Baha’ad-Dîn Yusuf ibn Rafi ibn-i Şeddad, The Life of Saladin, Londra, 1897, s. 332; Thomas Gregor Wagner-Piers D. Mitchell, “The Illness of King Richard and King Philippe on the Third Crusade: An Understanding of arnaldia and leonardie”, Crusades, c. 10, Ashgate yay., 2011, s. 27. 14Helen Nicholson, “Women in the Third Crusade”, s. 348 15Sarah Lambert, “Crusading or Spinning,” Gendering the Crusades, (Ed. Susan B. Edgington and Sarah Lambert), Columbia Üniversitesi yay., New York, 2002, s. 8. 16Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),” s. 32. 17Constance M. Rousseau, “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),” s. 32-36. 18Elizabeth Casteen, “Women, Gender, and the Crusade,” Lecture from Binghamton University, Binghamton, 2013. 19Purcell, “Women Crusaders”, s. 60; Brundage, Medieval Canon Law and the Crusader, University of Wisconsin yay., Madison, 1969, s. 99-103; “The Crusader’s Wife: a Canonistic Quandary”, Studia Gratiana 14 , 1967, s. 437-38. 20Pınar Ülgen, “Unutulan Haçlılar:İtinerarivm Peregrinorvm Et Gesta Registi Ricardi Adlı Esere Göre Kadınların Haçlı Seferlerine Etkileri”,Uluslararası Geçmişten Günümüze Şehir ve Kadın Sempozyumu, c.II, Samsun, 2016, ss.1223-1232.


Kaynakça

  • “The Crusader’s Wife: a Canonistic Quandary”, Studia Gratiana 14 , 1967, s. 437-38.

  • Baha’ad-Dîn Yusuf ibn Rafi ibn-i Şeddad, The Life of Saladin, Londra, 1897.

  • Brundage, James A.; “The Crusader’s Wife: a Canonistic Quandary”, StudiaGratiana14 ,1967, s. 438-39.

  • Brundage, James A.; Medieval Canon Law and the Crusader, University of Wisconsin yay., Madison, 1969.

  • Casteen, Elizabeth; “Women, Gender, and the Crusade,” Lecture from Binghamton University, Binghamton, 2013.

  • İtinerarium Peregrinorum et Gesta Regis Ricardi, (Ed. William Stubbs), Kitap VI.

  • Lambert, Sarah; “Crusading or Spinning,” Gendering the Crusades, (Ed. Susan B. Edgington and Sarah Lambert), Columbia Üniversitesi yay., New York, 2002, s. 8.

  • Nicholson, Helen; “Women in the Third Crusade”, Journal of Medieval History, c. III, No: 4, S.336, ss. 335-349.

  • Paris, Matthew; Chronica Maiora, (Ed. Henry Luard), RS57, Londra, 1874.

  • Purcell, M.; “Women crusaders: a temporary canonica laberration?” Principalities, powers and estates: Studies in Medieval and early modem government and society, (Ed. L. O. Frapell), Adelaide, 1979, s. 57-64.

  • Rousseau, Constance M.; “Home Front and Battlefield: The Gendering of Papal Crusading Policy (1095-1221),”Gendering the Crusades, (Ed: Susan B. Edgington and Sarah Lambert), Columbia Üniversitesi yay., New York, 2002, s. 32-33.

  • Tessera, Miriam Rita; “Philip Count of Flanders and Hildegard of Bingen: Crusading against the Saracens or Crusading against Deadly Sin”, Edgington and Lambert Gendering the Crusades, s. 77-93.

  • Thomas Gregor Wagner-Piers D. Mitchell, “The Illness of King Richard and King Philippe on the Third Crusade: An Understanding of arnaldia and leonardie”, Crusades, c. 10, Ashgate yay., 2011, s. 27.


Comments


bottom of page