top of page

Fundamentalist ve Milliyetçi Yahudi Bir Grup: Gush Emunim

  • Yazarın fotoğrafı: Editör
    Editör
  • 20 May 2022
  • 11 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 24 May 2022

Yahudi toplumunda, Yahudi kimliği bireylerin milliyetçilik anlayışını şekillendirmiştir. Yahudi kimliği denilince, karmaşık bir yapı karşımıza çıkmaktadır. Ortadoğu toplumlarının geçişli yapısı pek çok alt ve üst kimliği bir arada bulundurduğu için, milliyet kavramı Ortadoğu’da sınırların sisli olduğu bir kavramdır. Bundan dolayı yapılan tanımlamalar tam anlamıyla betimlenmesi güç bir yapıdadır. Din, kültür, soy, ırk, toplumsal hafıza gibi normların hepsi Yahudi milliyetçiliğinin yapıtaşını oluşturmaktadır. Yahudi milliyetçiliği denilince literatürde karşımıza çıkan kavram Siyonizm olagelmiştir. Bundan dolayı Siyonizm’i desteklemeyen Mesihçi inanışa sahip Yahudiler ise milliyetçi olarak ilk akla gelenler olmasa da onların milliyetçilik anlayışları Yahudi ırkının seçilmiş olma mitine dayanmaktadır. Bundan dolayı kendilerini diğer ırklardan ve toplumlardan ayrı bir yere koyarlar. Elbette Tevrat’a ve kendi toplumsal yasalarının yer aldığı Talmud adlı kitaba sıkı sıkıya bağlıdırlar. Makalede Yahudi milliyetçiliğinin ve fundamentalizminin temelleri ve Gush Emunim Hareketi’nin tarihsel süreç içerisinde nasıl yer aldığı, etkileri incelenecektir.

19. yüzyıl’da Fransız Devrimi’yle birlikte milliyetçilik kavramının ortaya çıktığı ve çok uluslu devletlerin yıkılarak milliyetçi bir ideolojiyle yeni devletlerin kurulduğu bilinmektedir. Fransız Devrimi aynı zamanda hak, adalet ve eşitlik gibi kavramların önemini sorgulayan insanlar da yarattı. Milliyetçilik kavramsal olarak milliyet yapısına ait olanın eylemsel hali denilebilir. Çalışmamızda da birinci bölümde Yahudi milliyetçiliğinin ve Fundamentalizminin oluşması ve daha sonra oluşan aşırı milliyetçi örgütlerden Gush Emunim adlı örgütün ortaya çıkış sürecini ve dinamiklerini inceleyeceğiz. Yahudi milliyetçiliği ve fundamentalizmini kısaca inceledikten sonra Gush Emunim’in bu iki temel görüşten nasıl beslendiği aktaracağız.


Yahudi Milliyetçiliği ve Fundamentalizmi


Yahudi kimliğinin oluşmasında ve gelişmesinde tarihsel süreçte yaşanan olaylarla bağlantılı olduğu bilinmektedir. “Gerçekten, Yahudiliğin ‘ırka dayalı bir din olduğu’ düşüncesinin, özellikle 19.yy.’ın ikinci yarısı ile 20. yüzyılın başlarından itibaren, Avrupa’daki milliyetçi hareketlerin ve onunla bağlantılı ‘ulus devlet’ fikrinin ortaya çıkmasıyla gündeme geldiği bilinmektedir.”1 Yahudiler tarih boyunca sürgün edilmiş ve diasporada yaşamaya mecbur kalmışlardır. Yahudi toplumunun kendi bütünsel yapısının sürdürülebilir olmasında, ortak değerlerin korunup günümüze taşınmasında, Yahudi kutsal kitabı Tevrat’ın vaat edilmiş topraklara Mesih’in gelmesiyle dönüşün gerçekleşmesi miti rol oynamıştır. Yahudi toplumunun belleğini canlı tutan da işte bu inanıştır. Yahudi kolektif bilincini oluşturan unsur, ortak bir inanış ve soy mitidir. “Dinsel kimlikler iletişim ve toplumsallaşma alanlarından doğarlar.”2 Dini değerlerin kimlik ile özdeşleşmesi bireyler ya da gruplar arasında kuvvetli bir bağ oluşturmaktadır. Öte yandan grupları bir arada tutan ve toplumsallaşmayı sağlayan da inancın etkisidir.


Tevrat’ta yer alan ifadelere göre, Yahudiler seçilmişlik yasasının hükümlerince kendilerini Tanrı tarafından seçilmiş halk olarak görmektedirler. Yahudilere göre Tanrı bu halkla Sina dağında anlaşma yapmış, tanrısal emirlere uyacaklarına dair yemin almış ve Hz. Musa’ya Tevrat’ı göndermiştir. Kutsal kitapta bahsi geçen bu ifadeler Yahudilerin etnik bir birliktelikten ziyade belli bir inancı içselleştirmiş insanlardan söz etmektedir.3 Bu inanış Yahudi kolektif hafızasında yer etmiş ve diaspora sürecinde de köklenip güçlenmiştir.


“…Ama yabancı topraklarda, Yehova’nın ilahisini nasıl söyleriz? Eğer seni unutursam ey Yeruşalim. Sağ elim hünerini unutsun…”4 Tevrat’tan alıntılanan bu Bab’da görüldüğü üzere Tanrı’nın ilahisini okumak için sürgündeki topraklardan ana vatana dönme özlemi ve kutsallığın asırlar boyu devamının bu tür değerlerle sağlandığı görülmektedir.


İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte (1948) ayakları yere basan bir Yahudi kimlik sunumu görülmektedir. Siyonizm düşüncesi henüz ortada yokken, yani diğer bir deyişle Yahudi halkı diaspora sürecini yaşarken, dünyanın dört bir yanında yaşayan Yahudiler sürgün yaşamı ve diğer toplumların antisemit davranışları dolayısıyla kendi içlerinde bağ kurup kültürel ve dini yaşantılarını içrek bir şekilde yaşamak zorunda kaldılar. “Yahudiler Hristiyan Avrupa’da yüzyıllar boyunca dışlanarak yaşadılar. Modern çağa kadar hemen hiçbir Avrupa ülkesine Hristiyanlarla eşit haklara ve doğrudan siyasi güce sahip olamadılar. Hristiyan Avrupa, “Hz. İsa’nın Katilleri” dediği Yahudilere mesafeli davranmayı seçmişti.”5 Siyonizm kavramının ortaya çıkışıyla birlikte Siyonist Yahudiler, kaderlerinin tayini için Mesih’i beklemekten vazgeçip harekete geçmişlerdir. Özellikle Avrupa’da antisemitizmin yükselişi, Rusya’da yaşanan pogromlar bu süreci hızlandırmıştır. Siyonizm, Thedor Herzl tarafından sistemli hale getirilmiş ve Yahudi halklarının bir yurt edinebilmeleri için gayret sarf edilmiş bir harekettir.

"Siyonizm, en geniş anlamı ile Arz-ı Mev’ud, yani Filistin dışındaki bütün Yahudileri yine orada toplamak ve sonra da Süleyman Mabedi’ni Siyon Dağı üzerinde yeniden inşa etmek idealidir şeklinde tanımlanabilir. Siyonizm teriminin kökü olan Siyon sözcüğü, İlkçağ’dan beri Kudüs anlamına gelmektedir. Yahudilerin ilk kutsal tapınaklarının MÖ 587’de Babilliler tarafından yıkılıp, Yahudilerin Babil’e sürgün edilmesinden sonra Siyon’a özel bir anlam yüklenmiştir. Siyon, yurtlarından kovularak Babil’e sürgün edilen Yahudi halkının Filistin’e dönme arzu ve özlemi anlamında kullanılmaya başlanmıştır."6

“Siyasal Siyonizm, bir Yahudi devletinin dünyanın bütün Yahudileri adına yurt olacağı ilkesi üzerine kuruldu. Dünyadaki bütün Yahudilere İsrail’e göç hakkı veren ve yeni devletin temel ilkelerinden biri olan Dönüş Yasası’yla (1950) bu amaç gerçekleşti.”7 İsrail’i kuran Siyasal Siyonizm düşüncesinin temeli sosyalizme uzanır. Öyle ki İsrail Devleti kurulduktan sonra İşçi Partisi 1948 yılından 1977’e kadar kurucu ideolojinin savunucuları olarak iktidarda kaldı. Kurulan yeni devlette İsrail toplumu çeşitlilik göstermektedir. İçinde gerek aşırı dinci, aşırı milliyetçi topluluklar gerekse ateist, sosyalist vb. topluluklar barındırmaktadır. Bu görüş farklılıkları devletin kurulma aşamasında arka plana atılmış gibidir. Çünkü Siyonist düşüncenin kurmak istediği devlet seküler ve modern bir yapıyken dindar Yahudiler tam tersi bir görüştedir.

“İsrail milli kimliğinin oluşumu, dini yasaların daha ağırlıklı olmasını isteyenler ile yepyeni bir sivil toplum ve kültür kurulmasından yana olan laik pragmatistler arasında bir rekabet süreciydi.”8 Yahudiler içerisinde köktendinci ve Ortodoks inanışlara sahip olan kesimin Siyonizm düşüncesine karşı çıkmasının temelinde yine dini inanışlarında yer alan Mesih inancı yer almaktadır.

"Torah, Talmud ve Halakha’ya bağlı Yahudilere, Ortodoks denmektedir. Ortodoks Yahudilik, Yazılı Torah’ın Tanrı tarafından Hz. Musa’ya yazdırıldığına, Sözlü Torah’ın (Mişne ve Talmud) da sözlü olarak vahyedildiğine inanmaktadır. Ortodoks inançta, Yahudilerin Torah kanunlarına uymadıkları için sürgüne gönderildiklerine, Yahudilerin tövbe ederek Torah’daki tüm kurallara uyması şartıyla, Mesih’in geleceğine, sürgünün sona ereceğine, Yahudilerin Kutsal topraklara dönerek Mabedin yeniden inşa edileceğine inanılmaktadır."9

Ortodoks Yahudiler dünya üzerinde bir Yahudi Devleti’nin insan eli ile dünyevi bir hal içinde kurulamayacağını düşünmektedirler. Onlara göre Yahudilerin amaçları bir devlet kurmak değildir. Onlar kutsal kitapları gereğince Tanrı’nın emirlerini yerine getirmeye çalışarak, Tevrat’ın doğrudan uygulanması gerektiğini savunurlar. Tevrat’ın yoruma açık olmadığını savunarak kendi içlerinde de fikir ayrılığına düşseler de tüm Ortodoks Yahudilerin ortak paydada buluştuğu nokta Siyonizm fikridir. Fundamentalizm, herhangi bir inancı sorgulamadan tüm benliğinle inanmaya denilmektedir.10 Bu bağlamda değerlendirilecek olunursa Ortodoks Yahudileri bu kategoriye sokmak mümkündür.


Dinin geleneklerine bağlı olan Yahudiler kurtuluşun sağlanmasında edilgendirler. Durağan bir şekilde Tanrı’dan gelecek olan emri beklemektedirler. Bunun aksine ilk siyonistlerin büyük bir çoğunluğu Yahudi kimliğinin bilincinde olmasına rağmen Yahudi dininin kurallarına uymak zorunda olduklarını düşünmemişlerdir.11 Gelenekselliğe bağlılıkları ile bilinen Ortodoks Yahudiler vaat edilmiş topraklara yerleşme konusuna karşı gelmemişlerdir. Filistin’de yaşamalarına rağmen onlara göre bir Yahudi devleti kurarak Filistin halkına baskı uygulamak geleneksel inançları gereği günahtır. Ve onlara göre Siyonizm hareketi Tanrı’yı kızdırmakta ve Mesih’in geleceği zamanı uzatmaktadır. Ortodoks Yahudiler Anti-siyonist olduklarını söylemezler fakat Siyonizm fikrine de katılmazlar. “Haredilere göre İsrail Devleti’nin din ile hiçbir alakası yoktur ve bizatihi sürgün döneminin bir parçasıdır. Bu grupların Siyonizm eleştirisi, hareketin seküler yapısından ziyade, Mesih’i hakkı gasp etmesi yüzündendir.”12 İsrail Devleti’nin tam anlamıyla kurulmasından sonra bu sorun zaman içinde giderek büyüyerek günümüz İsrail iç siyasetinin en önemli olayları olmuştur.


Yahudi Ortodoksluğu dinin uygulanması mevzusunda genelde benzerlik gösterse de siyasi bağlamda Siyonizm’e reaksiyonları farklılık göstermiştir. İsrail Devleti’nin kurulmasından sonra bu farklılıklar derinleşerek Ortodoksluk, Dindar-Siyonist ( Modern Ortodoks) ve Anti-siyonist Haredi (Ultra Ortodoks) olarak 2 gruba ayrılarak toplumsal ve dini çekişmeler yaratmıştır.13 Modern Ortodokslar dindar Yahudilerin aksine Siyonizm’i desteklemişlerdir. Ortodoks Yahudiler içindeki en katı grup Harediler Kutsal kitabın ve en eski dini metinlerin hiçbir satırını atlamazken Hasidiler kutsal kitabı yorumlama gayretine girişmişlerdir. Ama öte yandan Modern Ortodokslar hem dine bağımlı kalıp hem de dinen uygun olmayan pusula ile Siyonist devlet kurmayı desteklemişlerdir. Harediler Siyonist hareketi Yahudiliğe karşı bir hakaret ve sorun kökeni olarak yorumladıkları için Modern Ortodokslarla sürekli çatışmaktadırlar. Aynı şekilde Modern Ortodokslar’da Haredilerin gelenekselciliğinin sakıncalı olduğunu düşünmektedirler ve bağnaz bir düşünce sarmalı olan bu duruma karşı Siyonist hareketi desteklemektedirler.


Seküler Yahudiler Siyonizm hareketine destek vermişlerdir. İsrail Devleti’nin güçlenip kalkınması için liberal, muhafazakar, sosyalist dünya görüşünden faydalanmaya sıcak bakmışlardır. Ortodokslar ise Yahudi dini yasalarının yani bir diğer deyişle şeraitin, devletin yönetiminde etkili olmasını istemektedirler. Yahudiler arasındaki bu görüş farklılıkları, devletin anayasa tartışmalarına ve Geri Dönüş Yasası(1950) gibi konularda açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.14 Bugünkü İsrail’de bir çok farklı seviyelerde inanan Yahudi bulmak mümkündür. Dindarların da kendi içlerinde ayrıştığı bir inanç sistemi içinde esas sorun olan Siyonizm’den yola çıkıldığından inancın yaşanış biçimi konusunda da çelişkiler ortaya çıkmaktadır.


“Bu açıdan Yahudiliğe bir tehdit olarak algılanan Siyonizm’e karşı biri taraftar biri muhalif olmak üzere iki önemli Ortodoks yapı ortaya çıkmıştır. Bunlardan ilki 1902’de Rabbi Isaac Jacob Reines (1840- 1915) tarafından kurulan ve Dünya Siyonist Örgütü’nün bir parçası haline gelecek olan Siyonist-dindar parti Mizrahi (Merkez Ruhani, Dini Merkez, Tenu’a Mizrahi) hareketidir. İkinci olarak da 1912’de Siyonizm’e muhalif bir hareket olarak neredeyse tüm Yahudi Ortodoks grupları bünyesinde birleştirilen Agudat İsrail ortaya çıkmıştır.”15 Modernleşme ile birlikte dindar grubun bölünmesiyle sonuçlanan Siyonizm hareketi bölünen tarafların birbirileriyle şiddetli bir şekilde çatışan iki taraf haline gelmesin neden olmuştur.


Gush Emunim


Gush Emunim, 1973’te Arap İsrail savaşları sonucu 1974 yılında hem milliyetçi hem de dindar bir örgüt olarak kuruldu.16 Diğer adı İnançlılar Bloğu olan örgütün Milliyetçi Dini Parti (NRP) ile oluşmaya başladığı ve daha sonra bu partiden ayrılarak 1974 yılında aşırı milliyetçi, aşırı sağcı siyasi bir örgüt olarak kuruldu.17 İdeolojilerini Yahudilerin ele geçirilen topraklarda yerleşimlerini sağlamak üzere kuran örgüt İsrail devleti içerisinde Siyonizm fikrini destekleyen ve bünyesinde radikal düşünceleri de barındıran bir örgüttür. Gush Emunim örgütünün mesianik inanış içinde olduğu bilinmektedir.


Mesianik düşünce Çağlayan’ın ifade ettiği biçimiyle: Mesih kavramı Yahudilikte beklenen kurtarıcıyı ifade eder. Mesih çağı başladığında, İsrail’i sürgünden ve dağınık yaşayan bir toplum olmaktan kurtaracaktır. İsrail Devleti eski görkemli ve güçlü günlerine dönecektir. Artık barış ve adaletin hükmü geçerli olacaktır.18 Gush Emunim’in mesianik inanışına göre Yahudilerin seçilmiş olduklarını düşünmektedirler.19 Mesianik düşünceye sahip olmasına rağmen kurulan İsrail Devleti’nin Mesih çağını hızlandırdığını hesaplamaktadır. Bu sebeple de kendilerine Yahudi tarihinde ve Mesih düşüncesinde bir görev vermişlerdir. Yahudi halkına vaat edilen toprakların Mesih’in gelmesiyle kurtuluş sürecinin başlayacağını düşünmektedirler.


“Yahudiler ile Yahudi olmayanlar arasındaki farklılık ve zıtlıkları muhafaza eden Mesihçi ideoloji, gerek Gush Emunim hareketi ve gerekse onun başlıca destekçisi Ulusal Dini Parti (National Religious Party=NRP) için başlıca motivasyon unsurudur.”20 Gush Emunim örgütü Yahudi yerleşimleri yapılmaya başlandığında Ulusal Dinci Parti (NRP) bünyesinde bulunan bir harekettir. Haham Moşe Levinger’in öncülüğünde kurulan hareket NRP’den ayrılarak bağımsız bir yapıya bürünmüştür.21 Ulusal Dini Parti içinde söylemsel ve düşünsel temelin benzerliği dolayısıyla kendine yer bulmuştur. Filistinlilerin hürriyeti konusunda ise; Gush Emunim Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkının olmadığını düşünür ve bu düşüncesini Arap milliyetçiliğine dayandırır. Ortadoğu topraklarında yaşayan diğer azınlık halkların ( Yahudiler, Kürtler, Maruniler, Kıptiler) tayin hakkı yoksa Filistinlerinin neden vardır sorusu üzerinden görüş oluştururlar. Ve de Filistinlilerin bağımsızlık isteklerini etik bulmazlar. 22


Örgütün ideolojisinin beslendiği ilk isim Rabbi Abraham Yitzhak Kook’tur. Rabbi Abraham Yitzhak Kook Siyonistlerin otorite olarak benimsediği ve saygı duyduğu bir isimdir. Abraham Yitzhak Kook‘un Kuzey Litvanya’da 1891 yılında dünyaya geldiği biliniyor. Küçük yaşta din eğitimi almıştır. Babasının öncülük ettiği bir harekete destek vermek için Avrupa’da 1920 yılında çalışmalara katılmıştır. Altı Gün Savaşı’ndan sonra Yerleşimcilerin ideolojilerini şekillendiren bir düşünce sistemi ortaya koymuştur. 23 Kook örgütün benimsediği bu ideolojinin fikirlerini 1920’li yıllarda ortaya çıkarmış ve daha sonra da geliştirmeye devam etmiştir.24 Rabbi Kook Siyonistler tarafından kutsal önem arz eden ve takipçilerine sürekli öğreten onları eğiten bir kişi olarak tanınmaktadır.


Gush Emunim düşünsel temelini Haham Rabbi Yehuda Kook’un fikirlerine dayandırır. Kook’a göre Yahudi halkı seçilmiştir. Tanrı tarafından vaat edilen toprakların fethedilmesini ve korunmasını savunan Rabbi Kook yerleşimcilerin fikir babası olarak adlandırılmaktadır.25 Gush Emunim ‘dini Siyonizm’ olarak tanımlanabilir. Dini Siyonizme göre İsrail toprağında yerleşmek selametin başlangıcıdır. Haham Isaac Kook bu fikirleri savunmuştur.26 Rabbi Kook 1935 yılında yaşamını yitirdikten sonra yerine oğlu Rabbi Tzvi Yehuda Kook gelmiş ve ideolojik fikirlerini fiili bir şekilde Gush Emunim örgütünü kurarak hayata geçirmiştir.


1967 tarihi İsrail Devleti için kritik öneme sahiptir. Yeni kurulan bir devletin büyük bir kazanım elde ettiği bilinmektedir. Hem de bu kazanım taraflar arasında da beklenilecek en zor ihtimalleri barındırmaktadır. Düşünülemeyecek kadar kısa bir süreçte İsrail Devleti’nin elde ettiği büyük topraklar bölgede yaşayan Filistinli halkın mülteci konumuna düşmesine de neden olmuştur. Yahudilerin sürgünün ilk gününden bu yana elde edemediği kadar toprağı 6 gün gibi kısa bir sürede elde etmiş olmaları çoğu kesim tarafından elde edilen bu başaranın ardında Tanrısal bir lütuf yattığı düşünülmektedir. Bundan ötürü kazanılan toprakların sonuna kadar savunulması gerektiği düşüncesine olan inanç oldukça kuvvetlidir. Bu bağlamda Gush Emunim İsrail Devleti’nin işgal ettiği Batı Şeria, Gazze ve Golan tepelerindeki işgal bölgelerine yerleşime açılması gerektiğini söylemiştir.27


Örgüt İsrail ordusunun işgali altında olan Golan tepeleri, Gazze ve Batı Şeria’da yerleşim yerleri kurarak buraları yaşam alanına çevirmiş ve de zamanla kuvvetli ve siyasi yasal bir yerleşim örgütü haline gelmiştir. Buna rağmen kendisini parlamentoya dahil etmemiştir.28 Altı Gün Savaşı’nın akabinde Birleşmiş Milletler(BM) Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu 242 sayılı karara göre İsrail işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi istenmektedir. Bu karar elbette Gush Emunim içerisinde böyle bir durumun asla kabul edilemez olduğu şeklinde yankı bulmuştur. Yerleşimciler işgal ettikleri bölgelerde yayılmacı davranmışlardır. Yom Kippur Savaşı’nın hiç beklenmedik bir zamanda başlamasının akabinde 1974’te Rabbi Kook’un fikirsel önderliğinde Gush Emunim ( İnananlar Bloğu) kurulmuştur. İnanlar Bloğu’nun amaçları mevcut işgal topraklarında Yahudi yerleşimlerini çoğaltmaktı.29 “Gush Emunim’in etkinlik alanı uzun yıllar yeni alanların yerleşime açılması konusunda yürüttüğü lobi çalışmaları, yerleşimcilere yaptığı yardımlarla pekişmiş, yerleşimlerin yapımı ve güvenliği için hükümetlere büyük miktarda yardımlarda bulunularak taban genişletilmeye çalışılmıştır.”30


İdeolojik amaçlarını gerçekleştirmede başarılı olan örgüt bir çok alanı yerleşim yeri haline getirmiştir. Yeni alanları yerleşim yeri haline getirebilme çabasının yanı sıra bu alanları genişletebilmek için Yahudi topraklarında yaşayan Filistinlilerin bu topraklardan çıkarılmaları içinse radikal fikirler üretmiştir. Örgütün fikir temeli dini bir bakış açısından beslendiği için attığı her adımda devlet ile politik açıdan tolerans yoksunluğundan kaynaklı sorunlar yaşamaktadırlar. “Örgütün kuruluşundan 1982 yılına kadar liderliğini yapan Tzvi Yehudah Kook’un 1982 yılında ölümünün ardından hareket liderleri arasında anlaşmazlıklar yaşanmış ve örgüt kendi içerisinde çeşitli gruplara bölünmüştür.”31 Anlaşmazlıkların nedenleri arasında devlete karşı girişilen siyasi bir mücadelenin meydana gelmesidir. Radikal bir örgüt olarak tanımlanan Gush Emunim örgütü de bünyesinde meydana gelen ayrışmalarda radikallerin baskın gelmesi de beklenen bir netice olarak yorumlanabilir. “Ilımlı kanadın radikal yönetimde değişiklikler yapma çabalarını doğuran bu süreçte ılımlı kanat herhangi bir sonuç elde edememiştir”32 Kanlı eylemler gerçekleştiren yerleşimciler bu tür ayrılıkçı fikirlerinde etkisiyle kutsal mekanlara, sivil halka düzenlenen eylemlerle dikkatleri çekmişlerdir. Oslo anlaşmasının imzalanmasının akabinde gerçekleşen İsrail Başbakanı İzak Rabin’in suikast sonucu öldürülmesi büyük ve ses getiren bir olay olmuştur. (4 Kasım 1995) Bu eylem Yigal Amir isimli bir eylemci tarafından gerçekleşmiştir. Bu tür eylemlerin artması İsrail iç siyasetinde yaşanan uyuşmazlığın önemli bir nüvesidir.


Sonuç


İsrail Devleti’nin büyük sürgünden kuruluşuna kadar geçen süreçte Yahudilerin bir gün topraklarına dönme fikrini canlı tuttuğunu görmekteyiz. Dünya görüşü her ne olursa olsun tüm Yahudilerin antisemitizmin etkisiyle bir vatan kurma isteği olduğunu biliyoruz. Yahudi milliyetçiliğinin tetikleyeni, dünya konjonktüründe yayılan milliyetçilik akımı etkisi olduğu kadar yaşanan pogromların ve antisemitizmin de göz ardı edilmemesi gerekir. Yahudi milliyetçiliğinin sac ayakları din, ırk, kültür denilse bile milli duyguları uyandıranın antisemit davranışlara maruz kalan Yahudi toplumunun ortak bir acı hafızası yaratmış olmasıdır. Üstelik kendi içinde köktendinciler, sosyalistler, liberaller, mesianikler gibi bir sürü farklı kategorilerde parçalı bir görüşe sahiptirler.


Gush Emunim Hareketi işte tam da bu noktada Yahudi toplumunun görüş ve düşünce kartelasında önemli bir yerdedir. Milliyetçi, modern Ortodoks, Mesihçi yapısıyla Yahudi milliyetçiliği kavramı içinde önemli ölçüde yer tutar. Her ne kadar Siyonizm’in seküler yapısına karşı olsa da İsrail Devleti’nin kurulmasının mesihin gelişinin ve selamet çağını hızlandırdığı düşüncesiyle destek olmaktadırlar.


Dipnotlar

1İsmail Taşpınar, “Yahudilik ve Milliyetçilik: Yahudi Cemaati’nden Yahudi Milliyetçiliği’ne”, Köprü Dergisi, 2013, Güz sayı:124 2 Anthony D. Smith, İletişim Yayınları, İstanbul, 2007, s.21. 3İsmail Taşpınar, ‘Yahudilik ve Milliyetçilik: Yahudi Cemaati’nden Yahudi Milliyetçiliği’ne’, Köprü Dergisi, 2013, Güz sayı:124 4Tevrat, Mezmur-137,Kitab-ı Mukaddes Yayınları, İstanbul, 2016. 5Sedat Kızıloğlu, İsrail Devleti’nin Kuruluşuna Kadar Geçen Süreçte Yahudiler Ve Siyonizm’in Gelişimi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Ocak, 2012, s. 44 6Kızıloğlu, s.45 7William L. Cleveland, Modern Ortadoğu Tarihi, Agora Kitaplığı, 2015, s.389 8Cleveland, a.g.e, s.388. 9Ebru Metli, Hasidizm’in Yahudi ve Öteki Anlayışı, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016, s.21 10Selin Çağlayan, İsrail Sözlüğü, İletişim Yayınları, İstanbul, 2017, s 408 11Seda Özalkan, “Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı”, Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, s. 60 12Özalkan, a.g.e. s.60 13Özalkan, a.g.e s. 54 14İsrail Siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, I.Baskı, Aralık, 2012, s. 23 15Özalkan, a.g.e, s. 54 16İsrail Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara, 2012, s. 157 17Çağlayan, a.g.e, s.407. 18Çağlayan, a.g.e, s. 425 19Çağlayan, a.g.e, s.411 20Israel Shahak, Norton Mezvınsky, Anka Yayınları, İstanbul, 2002,s.260 21Çağlayan,a.g.e,s.407. 22Çağlayan, a.g.e, s. 413 23İsrail Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara, 2012, s. 161 24Israel Shahak, Norton Mezvınsky, a.g.e, s. 107 25Çağlayan, a.g.e, s. 410 26Çağlayan, a.g.e, s.383 27İsrail Siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara, 2013, s.160 28Gülşah Eker, İsrail’in Siyasi Yapısı ve Siyasi Partileri,Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2005, s.82 29Israel Shahak, Norton Mezvinsky,a.g.e, s.108 30İsrail Siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara, 2012,s. 161 31İsrail siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara,2012, s. 160 32İsrail Siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara, 2013, s.160


Kaynakça

CLEVELAND, William L. Modern Ortadoğu Tarihi, çev. Mehmet Harmancı, İstanbul, Agora Kitaplığı, 2008. ÇAĞLAYAN, Selin, İsrail Sözlüğü, İstanbul, İletişim Yayınları, 2017. EKER, Gülşah, “ İsrail’in Siyasal Sistem Yapısı ve Siyasi Partileri”, Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2005. Irak Siyasetini Anlama Kılavuzu, SETA Vakfı, Ankara, 2013. KIZILOĞLU, Sedat, “İsrail Devleti’nin Kuruluşuna Kadar Geçen Süreçte Yahudiler Ve Siyonizm’in Gelişimi”, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Ocak, 2012. METLİ, Ebru,” Hasidizm’in Yahudi ve Öteki Anlayışı”, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016. ÖZALKAN, Seda, “ Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı”, Marmara Üniversitesi, Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, SHAHAK, Israel, MEZVINSKY, Norton, İsrail’de Yahudi Fundamentalizmi, İstanbul, Anka Yayınları, 2002. SMİTH, Anthony D. Milli Kimlik, İstanbul, İletişim Yayınları, 2007. TAŞPINAR, İsmail, “Yahudilik ve Milliyetçilik: Yahudi Cemaati’nden Yahudi Milliyetçiliği’ne”, Köprü Dergisi, 2013, Güz sayı:124 TEVRAT, Mezmur-137, Kitab-ı Mukaddes Yayınları, İstanbul, 2016.

Comments


bottom of page